Yaşam standartları tarihsel süreci

Neye göre zenginiz veya fakiriz? Yaşam standartları nelere göre değişiyor? 50 yıllık bir süreçte yaşam standartlarımızdaki farklılıklar nelerdir?

Fakir, orta halli, zengin yaşam standartları

İnsanların yaşam standartları maddi imkanlara göre farklıdır. Zamandan zamana da farklıdır. Uzun bir dönem içinde ele alırsak zenginlik ve fakirlik kavramları oldukça görecelidir. Acaba her alanda göreceli mi?

Tarihsel süreç içinde yaşam standartları

Benim çocukluğumda bakkal, kasap, manav vb esnaflar dükkanlarına bu resmi asarlardı. Resim içindeki küçük yazıda şu sözler var: “Veresiye veremem. Arkan sıra gelemem. Gelirsem de bulamam. Bulursam da alamam.” – Fotoğraf kaynak: Timeturk

Yetmişli yıllarda durum

Benim çocukluğumun ilk devresinde (1970’li yıllarda İstanbul) insanların hayata bakış açısı farklı idi. Zenginler ve fakirler arasında sosyal ilişkiler kopuk değildi. Çocukluğumun geçtiği 10-15 aileden ibaret, küçük evlerden oluşan bir sokakta birbirleriyle sıkı komşuluk ilişkileri olan ailelerden kimileri fakir, kimileri orta halli, ikisi zengin idi.

Çocuklar eşitti. O yıllarda zengin çocuklarında marka takıntısı filan yoktu. Teknolojik aletler yok denecek kadar azdı ve çocuklara göre bir şey yoktu. Sokakta aynı oyunları oynardık. Orta halliler ve zenginler çocuklarına bisiklet alırdı. Sokakta bisikleti ortaklaşa kullanırdık. Komşuların ilişkileri sıcak, paylaşımları çok iyi idi.

Hem zengin olup hem sosyal farklılıkları önemseyen insanlar ise genelde iyi eğitimli ya da şehirli kökenlerden gelen insanlardı. Bunlar daha fazla imkanları olan, daha gelişmiş apartmanlı muhitlerde yaşamayı tercih ederlerdi. Birçok hizmetçili köşk, yalı, villa evlerde yaşayan süper zenginleri hiç hesaba katmadım.

Şimdiki durumdaki yaşam standartları

Yaşam standartları açısından bakarsak 70’li yılların fakirleri şimdinin en ileri derecede fakirleri. O zamanın orta hallileri şimdinin fakirleri. O zamanın genel anlamdaki zenginleri şimdinin orta hallileri. Ama.. o zamanın biraz fazla zenginleri şimdi çok daha yüksek imkanlara sahip mekanlarda yaşamaktalar.

Düşünün 70’li yıllarda Şişli’de lüks konforlu bir apartmanda yaşayan bir zengin: Şimdi o kadar kazanca sahip insanlar çok yüksek imkanlara sahip özel sitelerde yaşıyor. Ve yaşadıkları sitenin aidatları orta halli bir vatandaşın ev kirasının iki üç misli kadar.

Yani toplumsal yaşam standartları bir hayli yükseldi. O yıllardaki orta halli bir insan düşünün. Son derece tutumlu olmak zorunda idi. Ayakkabıları eskiyince hemen yenisini alamaz, defalarca kunduracılara tamir ettirir, yıllarca aynı ayakkabıları giyerlerdi. Eskimiş elbiselerin yırtıklarını diker, yamalamak gerekiyorsa yamalar, büyüyen çocukların elbiseleri akrabalar veya komşular arasında dolaşıp daha uygun bedenli çocuklara giydirilirdi. Her orta halli ailenin evindeki en önemli eşyalardan biri içerisinde iğneler ve çeşitli renklerden iplikler olan ‘Dikiş Kutusu’ idi. Şimdi kaç orta hallinin evinde var ve her gün kullanılmakta?

70’li yıllarda her orta halli ailenin evinde televizyon, çamaşır makinesi, buzdolabı ve sabit telefon dördü bir arada olmazdı. O zamanın fakirlerinde hiç biri yoktu. O yıllarda televizyonu olmayan insanlar televizyonu olanlara akşamları televizyon izlemeye giderlerdi. Televizyonlu ev sahipleri bu durumdan pek rahatsız değildiler. Çünkü komşular arasında yakın akrabadan öte bir sevgi-saygı vardı.

Şimdinin fakirleri bile her türlü beyaz eşyalara sahip. Otomatik çamaşır makinesi, televizyon, buzdolabı vesaire. Eğer yoksa o kişi gerçekten çok ileri derecede fakirdir.

Beslenme yönünden durum ters

Eskiden fakir statüsündeki insanlar bile günümüzün orta hallilerine göre daha iyi beslenebiliyordu. Fakir/biraz orta halli mahallelerde bile, her mahallede bir değil birkaç kasap dükkanı, birkaç manav, birkaç bakkal vardı. Hatta kasap dükkanlarına ilaveten ayrıca ciğerci/sakatatçı dükkanları vardı.

Bu demektir ki o yılların fakir/biraz orta halli vatandaşlarının beslenme yönündeki alım gücü şimdikinin birkaç misli yukarısında idi. Birkaç tane farklı gıda maddeleri satıcısı esnaf dükkanlarını düşünürsek, şimdi öyle bir mahallede ancak tek bir tane BİM, ŞOK, A101 vb ucuzcu bir market var. Manav, kasap bakkal gibi esnaflıklar çoğu yerde tamamıyla bitti. Şimdi halkın gıda maddelerine yönelik alım gücü çok zayıf ve dolayısıyla beslenmek için gıda maddeleri eskiye göre bir hayli pahalı. Birçok şeye uygulanan vergiler şimdi olağanüstü yüksek. Bu vergiler ise gıda maddelerine karşı alım gücümüzü daha da aşağılara çekmekte. Öte yandan cep telefonu ve internet aylık masrafları Avrupa’nın en pahalısı olarak bizi kısıtlayan ve 70’li yıllarda olmayan bir durum. O zamanlar ne cep telefonu ne internet ne de bilgisayar.. Evlerimizde, ellerimizde hiç biri yoktu.

Kısaca, beslenme açısında yaşam standartları hesaplarını tersine düşünebiliriz. O zamanın orta hallisi şimdinin zengini gibi beslenebiliyordu. Ama diğer yaşam standartları açısından baktığımızda o zamanın orta hallisi şimdinin fakiri.

Son olarak..

Yaşam standartları açısından, değişen zamana göre her şey görecelidir dememiz biraz yanlış. En temel ihtiyacımız gıda maddelerine yönelik alım gücümüz 70’li yıllara göre çok fazla düşmüş durumda (orta hallilerimiz ve fakirlerimiz açısından).

Yazar: Erdal Yüksel

Kategori: Yaşam

Etiketler:

'Yaşam standartları tarihsel süreci' hakkında sorular, açıklamalar

  1. Mine, Ankara dedi ki:

    Şimdi herşey çok farklı benim en çok özledigim komşuluk ilişkileri,dosluklar İstanbul Fikirtepe de doğup büyüdüm gecekonduların içinde gördüğüm o dostluklari birdaha hiç bir yerde görmedim bı anımı anlatmak istiyorum siyah beyazdı televizyonumuz eski rahmetli babam renkli televizyon almıştı biz televizyonu komşunun evine götürdük kutusunu orda açtık kendi evimizde değil üç aile idik ortada televizyon büyük bir heyecanla hiç unutamam o mutlulugu ilk kez renkli televizyon görüyorduk …..bu sıcaklığı doğallığı saflığı şimdi bulabilirmiyim
    ***
    Evet şimdi sıcak komşuluk bulamıyoruz. Akrabalıklar bile bitti. Bir zamanlar komşuları daha da yakınlaştıran televizyon zamanla her eve girince tam tersine insanları birbirlerinden uzaklaştırdı. Akşamları insanlar televizyon programlarına büyülenmiş gibi tutsak olarak komşu ev ziyaretlerini bıraktılar. Yıllar geçtikçe, gündüzleyin de televizyon programları olunca ev hanımlarının birbirlerini ziyaret etmeleri de azaldı. Dizi filmler tam anlamıyla zehir. İnsanlar dizilerdeki karakterler için endişeleniyor, onları merak ediyor, onlara üzülüyor, onlarla seviniyor.. dizinin sonraki bölümünü iple çekiyor gibi bekliyorlar. İşte bu yüzden insan beyni o uydurma kişilikleri gerçek olarak kabul ediyor ve akrabaları merak etme, arama sorma, hastalara üzülme, başarılara sevinme gibi ihtiyaçları onlarla karşılıyor. Akraba, can dost, yoldaş, hepsi artık gerçekte olmayan o dizi film karakterleri. Toplum çürüdü gitti.


Sorunuzu / Yorumunuzu Aşağıya Yazabilirsiniz.

Lütfen sorunuzu konu ile ilgili sayfaya yazmaya gayret edin.

Sorunuzu/Yorumunuzu yazın:

Sorunuz cevabımla birlikte 1 saat veya en geç 24 saat içinde burada görünür olacaktır. Lütfen ara sıra kontrol edin. Hiç görünmüyorsa akıllı telefonunuzda önbellek temizliği yapmalısınız.