Rüya tabirleri, istihare ve bilimsel yorumlamalar

Bilimsel, dini ve metafiziksel açılardan rüya tabirlerinin nitelikleri, istiharenin ne olduğu ve önemi hakkında kapsamlı bir yazıdır.

Gece veya gündüz uykularımızda rüya görürüz. Bunların çeşitli açılardan anlamları vardır.

İslamiyette rüyalar rahmani, şeytani ve uykudaki zihinsel hayaller gibi kısımlara ayrılarak ele alınır. Rahmani rüyalar müjdeleyici ya da uyarıcı hükmünde olabilir. Her rüya herkese anlatılmaz.

Metafizik anlamda ise, rüyalardan bazıları ruhani hissedişle (önsezi, durugörü, telepati benzeri meselelerle) ve astral beden ile ilgilidir. Ama her rüya değil. Bazıları.

Rüyaların bilimsel yorumları

Bilimsel açıdan rüya tabirleri var. Bilinçaltımızda neler yatıyor, gördüğümüz rüyalardan ipucu aranır. Çünkü rüyalar öz bilincimizle ve bilinçaltımızla ilgili yönlerimizden parçalardır. Fakat daha çağdaş bilimsel teoriler diyor ki rüyaları etkileyen pekçok faktörler var. İnsanın sağlık durumundan, bünyesinin o anki durumdan tutun da yatış pozisyonuna kadar! Dolayısıyla her rüyadan bilinçaltına yönelik bilimsel anlamlar çıkarmaya çalışmak yanlıştır. Yine de, yaygın rüyalardan ve yorumlarından birkaç örnek:

Uçmak: Kişinin özgürlük hislerinin simgesidir. Bazen de sınırlamalardan kaçma ihtiyacı böyle rüyalar görmemizi sağlar.

İnsanlar arasında kendimizi çıplak görmemiz: Hal ve tavırlarımızla ilgili utandığımız şeyler vardır. Bu utanma hisleri rüyada kendimizi toplum içinde çıplak görmemizi sağlıyor. Bazen de gizli tutmak istediğimiz kusurlu hallerimizin açığa çıkmasıyla ilgili endişelerimizin, korkularımızın yansımalarıdır.

Sınav: Yani okullardaki yazılı sınavlar vesaire. Bu tip rüyalar kişinin hayatın zorluklarına karşı hazırlıksız olduğunu bilmesinin ya da yeterince donanımlı olmadığına dair düşüncelerinin / endişelerinin rüyada sınav benzeri kılıflarıdır.

Diş kaybı: “Bir akrabanın öldüğünü haber alacaksın” diye tabir edenler var. Bilime göre ise, insanın kendi hayatında kontrol altında tutmayı artık başaramadığına dair ya da kontrol altında tutmasının sona ermek üzere olduğuna dair gerçeklerden dolayı kapıldığı üzüntülerin, endişelerin, korkuların bir yansımasıdır.

Bembeyaz yoğun güçlü ışıklar: Beyinde salgılanan serotonin hormonunun bir etkisidir. Sonrasında, o gün içinde kendimizi son derece rahat, huzurlu, güçlü ve çok da sağlıklı hissederiz. Bu arada, her serotonin salgısında öylesi rüyalar görürüz diye bir kural yok. Esas etkisi uyandıktan sonra o gün kendimizi çok iyi hissetmemiz ve işlerimizi huzur içinde, başarılarla devam ettirmemiz şeklinde ortaya çıkar.

Rüyaları niçin unuturuz, niçin hatırlarız?

Unutmak gayet doğaldır. Çünkü beynimiz uykudaki hissedişlerimizi hafızaya alamıyor. Hatırlamamızın ise başlıca iki sebebi var: Biri rüyanın peşinden uyanmamız. Beyin (zaman, süre açısından) o ana çok yakındır ve rüyayı düşünüp hatırlamaya çalışırsak hatırlarız. İkincisi: Rüyanın hissettirdiklerinin güçlü olması. Sevinç, korku, heyecan gibi duyguların şiddetli olması o tip rüyaların hafızaya geçmesini sağlar. Peki niçin? Çünkü beyin biraz tepki vermiştir. Zira rüyaların hafızaya geçebilmesi için beynin aktif olması gerekir ki bu da uykuda pek mümkün değil.

Bazı rüyalar niçin gerçek gibi, fazla canlıdır?

Uykunun çeşitli safhaları var. Her safhasında rüya görebiliyoruz ancak genelde hiç birini hatırlamayız. Uyurken 90 dakikada bir tekrarlanan REM aşamalarında beynimiz yoğun aktivite içindedir. Öyle ki kısa bir süre içinde uyanırız. Sonra hızlıca tekrar sakince uykuya dalarız. En canlı görüntülü rüyalar REM aşamasında gördüğümüz rüyalardır. Bu aşama ilginç bir aşamadır. Beynimiz uyanık olduğumuzdaki gibi fazlasıyla aktif, ama bedenimiz uyku halinde olup adeta felçli gibi, istesek de hareket edemeyiz, konuşamayız bile.

Rüyalarımızdan hareketle kendi iç dünyamızı daha iyi anlamamız mümkün müdür?

Toplum içinde olsun, bireysel alanımızda olsun pekçok etken bizi yanlış davranışlara, yanlış düşüncelere, yanlış kararlara sürükler durur. Hatalarımızın, yanlış gidişatlarımızın, tembelliklerimizin, umursamazlıklarımızın farkında bile olmayız. Rüyalarımızın üstünde durarak özümüze hiç uymayan yanlışlarımızı veya gerçek hayata uymayan hatalarımızı anlayabiliriz. Bastıra bastıra artık yok sandığımız yönlerimizi bile görebiliriz. Çünkü bilinçaltımızın gizlilikleriyle ilgili işaretler çok renkli parçalar gibi, çeşitli rüyalarımızda belirler. Parçaları birleştirmek mümkün değil. Ama yine de işimize yarayacak ufak tefek hükümlere varmamız mümkündür. Bunun için:

  • Uyanır uyanmaz rüyalarınızı tüm ayrıntılarıyla hatırlamaya çalışın. Hayatınızla ne gibi bağları var, veya var mı, düşünün.
  • Ayrıca size ne hissettiriyor, bu belki daha da önemli. Mesela tamamıyla aynı bir rüya bir insanda mutlu duygular eşliğinde, diğer bir insanda sıkıntılı, korkulu duygular eşliğinde olabilmekte.
  • Ne gördüğünüzden daha önemlisi size neler hissettirdi, bunun üzerinde durun. Örneğin rüyada tanımadığınız birtakım insanların sizi kovalaması, sizin kaçmaya çalışmanız sizde büyük bir korku eşliğinde olurken başkasında aynı rüya sadece stres duygusu veriyorsa: Sizde olan durum geçmişinizdeki travmalarınızla ilgilidir. Diğer kişideki durum ise günlük hayatta kaçındığı sorumluluklarla ilgilidir. Eğer sizi kovalayan kişi veya kişiler tanıdık ise, bunu da ona göre çözümlemeye çalışırsınız. Ki bu hal günlük yaşamda sizi sıkan sorumluluklarla veya çeşitli olaylarla ya da alacaklılarla ilgili olabilir.
  • Bu kadar örnek diğer rüyaları nasıl ele alacağınıza ışık tutar sanıyorum. Ve de nasıl dersler çıkarmanız gerekiyor, anlamaya çalışın.

Kâbuslar, sıkıntı veren rüyalar

Bunların çoğunluğu uyurken bedenimizin çektiği sıkıntılarla ilgilidir. Genelde gece saatlerinde yediğimiz tatlılar, ağır yemekler ve içtiğimiz alkollü ve/veya şekerli içecekler yüzünden olur. Gece yattığımızda sindirim sistemimiz onları çözmekle uğraşırken beynimiz “uykuda yapması gereken” çalışmaları düzgün yapamaz veya çoğunu hiç yapamaz. Sık sık uyanmalar olur. Rem uykusu aşamaları gerektiği gibi gerçekleşmez, her defasında sekteye uğrar. Uykudaki beyin çalışmaları tüm maddi-manevi sağlığımız için hayati önem taşır ve her gece uyku içinde eksiksiz gerçekleşmeleri şarttır. Gece boyunca karanlık ve sessiz ortamda, rahat mide ile uyumamız gerekiyor ki beynimiz programlı çalışmalarını hakkıyla yapabilsin. Yoksa uykumuz da sıkıntılı olur rüyalarımız da.. Ve sabahları şevksiz, stresli, üstelik dinlenememiş olarak kalkarız.

Uykuda dehşetli korku ve dehşetli bir gerilim

Genelde, yatış pozisyonundan kaynaklanır. Üzüntüden veya üşemekten dolayı cenin pozisyonu alıp fazla büzülürsek, adeta kemiklerimiz sıkı sıkıya iç içe geçmiş gibi, boynumuzu da kısmış halde yatarsak ve o gerginlikle uykuya dalarsak.. Ona göre çok korkunç hissedişler uykuda bizi kaplar. Büyük korkudan bilincimiz açılır fakat bedenimiz hemen uykudan çıkamaz. Zar zor, korkunç büyük korkular içinde uyanırız. Anlayacağınız, elimizden geldiğince doğru pozisyonda, mümkün mertebe rahat bir şekilde, gevşemiş olarak yatmamız lazım. Ayrıca, yatarken ortopedi kurallarına uygun şekilde yatmalıyız. Yatağımız, yastığımız ona göre uygun olmalıdır.

Rüyalarla alay etmek

İslami açıdan bakarsak, o konuya girmek benim haddim değil ama asla alay etmemek lazım. Daha doğrusu iman sahibi insanlar rüyalardan bazılarının gayb alemi ile ilgili olabileceğini düşünmeli ve ona göre gayb’e hadsizce aşağılama yapmamak için dikkatli olmalılar. Yine bu konuda “yalandan rüya uydurmak” bile gayb alemine iftira etme cürmü işleme ile eşdeğer tutulur. Halk arasında bazı kişiler, kendilerine anlatılan saçma rüyalarla “kıçın açıkta kalmıştır” diyerek alay ederler. Aslında bunda küçük de olsa bir gerçeklik payı var. Yani uykuda bedenin sıkıntılı pozisyonda olması saçma sapan ve huzursuzluk veren rüyalara sebep olabiliyor.

İstihare

İstihareye yatmak denen mesele şudur: İnsan girişmek istediği önemli bir meselede acaba hayırlı mı olur, hayırsız mı olur gibi sıkıntılı düşüncelere kapılıyorsa.. Gece uyumadan önce abdest alır, iki veya dört rekat namaz kılar. Sonra rüyasında bir işaret gelmesi için dua eder ve yatar, uyur.
Fakat maalesef istihareler halk arasında genelde yanlış bilinir ve yanlış uygulanır. Mesela yaygın bir fikir şudur: “Rüyanda yeşil ya da beyaz renk görürsen o iş hayırlı olacak. Vazgeçme, giriş. Siyah veya kırmızı görürsen hayırsız.. Vazgeç..” Buradaki hata, sadece renklerle yetinme hatasıdır.

Doğru istihare

İstihare birkaç gün tekrarlanmalıdır. Ne zamana kadar tekrarlanmalıdır? “Kalp” mutlak kesin karar verene kadar. O kesin karar mutlaka çıkar. Şu şekilde oluyor: O işe girişmekten tamamıyla her şeyiyle soğursunuz. Veya büyük bir sevgiyle isteğiniz artar, bir iken bin olur. İşte istihareden bunlar beklenmelidir.

Freud demiş ki: “Sıradan işlerinizde her şeyi her ayrıntısıyla ölçün biçin, sonra karar verin. Ama çok ciddi işlerinizde karar kalbinizden gelmeli.”

En iyisi peygamber efendimizin dediği gibi, hem istişare (o işin ehli yüksek bilgili kişilere danışmak) hem de istihare yapmaktır. Bir hadisinde diyor ki “İstişare eden yanılmaz, istihare yapan mahrum kalmaz.

İstişare, istihare ve kalbin kararı.. Bunlar nedir?

“İçimizdeki bilge” dediğimiz içsel bir yönümüzle ilgili olabilir. Yani zihnimizin derinliklerindeki birikimlerin adeta bir terazisi vardır. Ama o teraziye ulaşmamız hiç kolay değil. Hayati önem taşıyan meselelerde insan karar veremiyorsa ya da tereddütleri, çekinceleri, şüpheleri varsa, istişareye de istihareye de, ikisine birden önem vermeli.

Öncelikle istişare..
1- Yüksek bilgili ve tecrübeli kişilere danıştınız (istişare ettiniz). Sonuç olumsuz ise ve siz de soğursanız: zaten mesele bitmiştir. İstihareye de gerek duymazsınız çünkü istek tamamıyla yok oldu.
2- İstişarede sonuç olumsuz, ama siz yine de vazgeçemiyorsanız.. İstiharelere devam edin ki kalbiniz net bir karara varsın.
3- Eğer istişarelerde sonuç iyi ise.. Bunu ikiye ayıralım:
a) İşin ehli kişiler sizi teşvik etti ama siz yine de tereddüttesiniz, isteğiniz gayretiniz pek fazla yok. Karar veremiyorsunuz. Bu durumda istihare yapın. Kalbiniz mutlak karar verene kadar tekrarlayın. Böylece kalbiniz soğur da vazgeçerseniz, içinizde hiçbir ukte bile kalmayacaktır.
b) İstişareler ve istihareler ikisi de olumlu cevap verirse, hiç tereddüdünüz kalmaz ve sevgiyle, güvenle, azimetle o işe girişirsiniz. Sizi hiç kimse engelleyemez. Kendiniz bile.

Yazar: Erdal Yüksel

Kategori: Yaşam

Etiketler:

'Rüya tabirleri, istihare ve bilimsel yorumlamalar' hakkında sorular, açıklamalar

  1. Mine, Ankara dedi ki:

    Yazınız çok açıklayıcı teşekkür ederim. Bizim halk arasında karabasan dediğimiz şey beynimizin reme çıkması mı oluyor?
    ***
    Tam olarak onunla ilgisi yok. Karabasan ve benzeri haller yazı içinde iki başlık altında açıklanmıştır. Kâbuslar, sıkıntı veren rüyalar başlığı altında ve ayrıca uykuda dehşetli korku/gerilim başlığı altında. Yani cevap için oraları okumalısınız.


Sorunuzu / Yorumunuzu Aşağıya Yazabilirsiniz.

Lütfen sorunuzu konu ile ilgili sayfaya yazmaya gayret edin.

Ön Adınızı ve şehrinizi yazın:

Sorunuzu/Yorumunuzu yazın: