Bazı insanlarda tatlı krizi gayet şiddetli bir şekilde oluyor. Bunda bünye alışkanlığından öte, psikolojik olarak bazı içgüdülerimizin ve genetik hafızamızın bizi tatlı şeyler yemeye itmesi var.
Tatlı krizi nedir?
Bir insanın durup dururken tatlı bir şeyler yeme ihtiyacı. Fakat bu ihtiyaç sıradan bir ihtiyaç gibi değil, engellenemeyecek bir dürtü gibi insanı etki altına alır. insan karşı koyamaz. Krizde esas etken psikolojik olsa da, bünyenin alışkanlığı daha fazla rol oynuyor gibi görünür. Zaten psikolojik sebebin bile esas sebebi içgüdülerle bağlantılı olup yine bünyenin ihtiyaçları ile ilgilidir (detaylar aşağıda). Ayrıca insan bünyesi öyle tuhaf bir şeydir ki insan kendisine acı verme alışkanlığı bile edinse, zamanla o da ciddi bir ihtiyaç, bir bağımlılık haline gelebiliyor. Tırnak yemek, sümük yemek, saç tellerini, sakal tellerini tek tek yolmak, sigara içmek, ölçüsüz yemek-içmek, vaktini faydasız işlerle tüketmek gibi alışkanlıklara sahip insanlar var. Ve bunları gayet normal, aklı başında insanlar olarak görürüz! Gerçi insanın “normali” budur yani kendisine illa şu veya bu şekilde zarar verecek! Kendisine zarar vermeyen insanlar o kadar azdır ki, bu yüzden “norm” onlar olamıyor.
Tatlıya sarılmamızın arka planı
Hiçbir hareketimiz, iyi/kötü alışkanlıklarımız yoktur ki arkasında onu tetikleyen bir içgüdümüz olmasın! En az 1 milyon yıllık birikimlerle genetik hafızamız bizi buna itekliyor. Niçin? Enerji için. Tatlı bir şeyler yemekle enerjik olur, bu sayede düşmandan veya tehlikeli hayvanlardan kaçabilir, ya da av peşinde rahatça koşabiliriz veya düşmanlarla enerjik bir halde savaşabiliriz. İçgüdüsel açıdan tatlı krizi meselesi bundan ibarettir.
Binlerce yıl öncesi eski çağlardaki tatlılar, daha doğrusu enerji verici yiyecekler sadece taze veya kurumuş meyveler, bazı kuruyemişler ve bazı bitki kökleri idi. Günümüzdeki gibi zararlı yiyecekler yoktu. Üstelik doğal yemişler, özellikle kuru üzüm, yapısındaki şekerin farklılığından dolayı karaciğeri hiç yormadan hızla kana karışır ve insanı anında enerjik eder. Bu konuda özellikle siyah kuru üzüm tavsiye edilir.
Stres ve üzüntülerde tatlılara sarılmamız
Aslında, yukarıda anlattığıma benzer bir şekilde: Hem bir şeylerden kaçıp kurtulma, hem de daha iyi şeyleri yakalama hissi diyebiliriz. Bu his içgüdülerimizin benzerleri ile kuvvet buluyor ve tatlı krizi halini alıyor. Yani avcı-toplayıcı atalarımızdan kalan içgüdüsel tedbirlerdir. Sonuçta tatlı şeyler yemeye sığınmış oluyoruz. Güya kaçıp kurtulacağız veya iyi bir şeyler avlamış olacağızdır.
Tatlı krizi her defasında nasıl aşılır?
Tatlı krizlerinden kurtulmanın birçok yolları var ama pek kolay değil. Eğer öncelikle temel sebeplerini bilirseniz, doğru bilgilenme sayesinde tatlı yeme alışkanlığından kurtulma çabalarında daha azimli olacaksınız. Düşünün: Tatlı yemek sizi olası kötü durumlardan kaçırıp kurtaracak mı? Kesinlikle hayır. Ulaşmak istediğiniz hededeflerinize ulaştıracak mı? Kesinlikle hayır. O halde iyi düşünün.
Etkili bir yol
Ne zaman tatlı kriziniz tutarsa, bir kâse sütlaç mı yiyeceksiniz? Profiterol? Veya bir çikolata ya da birkaç tatlı kurabiye? Veya şekerli bir çay ya da tatlı bir kapuçino? Bunların hiç birini yapmayın. Sadece 5-6 tane siyah kuru üzüm yemeniz sizi o andaki tatlı krizinizden anında kurtarır. Yedikten sonra en geç 10 dakika içinde etkisini gösterir. Beklerken başka şeylerle ilgilenin. Bu kadar basit.
Tatlıların sağlığımızı bozması problemi çağımızla ilgili
Eski avcı-toplayıcı atalarımız ürkek vahşi hayvanlar gibi yaşarlarken tatlı hazır yiyecekler yoktu. Enerji ihtiyaçlarını meyvelerle, yemişlerle, köklerle karşılarlardı. Ama şimdi öyle değil. İhtiyacımızın çok fazlasını sırf zevk için yiyoruz. Ve karşılığında saatlerce av peşinde olmak, tehlikelerden koşarak kaçmak vb aktiviteler hiç yok. İşte sağlık sorunlarımız bunlardan kaynaklanıyor. Üstelik yediğimiz tatlılar yağlı pişiriliyor. Kimyasal koruyucu maddeli, kıvam arttırıcı vesaire maddeler ile karışık ve belki en kötüsü çok fazla rafine şekerli olmaları.
Vahşi kabilelere bakarsanız
Günümüzde dünyada hâlâ binlerce yıl öncesinin şartlarında yaşayan insanlar var. Belgesel programlarda görürsünüz. Gerçi belgesel tv programlarında gördüklerimizin yüzde doksanı uydurmadır. Genelde o memleketteki gelenekleri canlandıran özel folklorik-animasyoncu gruplardan para karşılığında yardım alarak güya belgesel çekiyorlar, güya o insanlar gerçekten vahşi.. Siz gerçek görüntülere internet üzerinden doğru kaynaklardan ulaşabilirsiniz. Göreceksiniz ki kadın erkek tümü tığ gibi incecik insanlardır. Ben yıllardır bu konuda bir istisnaya rastlamamışımdır. Niçin tığ gibi incecikler? Çünkü bizim gibi çeşit çeşit yemekler ve tatlılar pişirme kültürlerine sahip değiller. Onlarda tatlı krizi de olmuyordur herhalde.
İlgili konular
Şekere düşkünlük madde bağımlılıklarından biridir
Şeker (sakkaroz)
Şeker pancarı
