Kilo verme çalışmalarında başarısızlık

Kilo verme amacıyla izlediğimiz diyet, yaptığımız egzersizler işe yaramıyorsa sebepler çoğunlukla çağımızın gıda sektörlerinden kaynaklanır

Kilo verme çalışmalarımızda hatamız olmadığı halde başarısız oluyorsak..

Yeni bilimsel araştırmalara göre, 80’li yıllarda ve günümüzde kilolulukla ilgili bir fark ortaya çıkmış. Kilo verme amacıyla aynı şekilde yapılan diyetler, aynı sporlar şimdi ortalama %10 daha az başarı sağlıyor. Bazı kişilerde başarısızlık oranı %10’un bir hayli üzerindedir. Peki aynı diyet, aynı hareketlilik ama daha az başarı ne ile açıklanabilir?

Doğru diyet içindeki ölümcül zararlar

Kısa yoldan zayıflamak için karbonhidratı azalt, eti arttır. Fakat et, özellikle tavuk ve dana eti çağdaş(!) metotlar yüzünden maalesef sağlığımızın dengesini bozuyor. Hayvanlar çok kısa sürede süper hızda gelişim kaydetsin, fazladan kas yapsın diye hem hormonlu hem antibiyotikli yemlerle beslenmekteler.

Hormonlu etler

Televizyon kanallarında sağlık programlarında konuşan sözde gıda uzmanları “bu hayvanlara kesinlikle hormon verilmiyor” diye iddia ediyor. Hormon var diye iddia edenleri cahillik ve iftiracılıkla suçluyorlar. Gerçekte hormon var. Fakat kimya bilimine göre o maddeler hormon sınıfında değil. İşte bu yönden “kelime oyunlarıyla” hormon yok diye milleti kandırıyorlar. Adı ne olursa olsun. Hormon etkisi yapıyor mu? Yapıyor. O hayvanların etlerine geçen o maddeler, o etleri yiyen insanlara geçiyor mu? Kesinlikle geçiyor. Sonuçta, kilo verme umuduyla daha çok et ile karnını doyurmaya çalışan insanlarda kilo vermek kolay olmadığı gibi sağlıkları bozuluyor! Çeşit çeşit hormonal hastalıklara kapılanlar bile var ki hiç de az değil.

Kilo verme umuduyla diyet yapayım derken obez olanlar

Sebep aynı. Daha fazla hayvani gıda yemekle zayıflamak isteyenler, söz konusu hormonları da daha fazla aldıklarından dolayı obeziteye yakalanıyorlar.

Etleri tamamen bırakmayın

Kilo verme amacıyla olunca, parası olan insanlar fazla et yer ve sonuçta zararını görür. Dengeyi bozmamak lazım. Hem hayvani gıdalar sadece etlerden ibaret değil. Hayvan etlerinin yanısıra süt ürünleri, yumurta, deniz ürünleri vesaire. Bunlara B12 vitamini açısından mecburuz.

Bağırsak florasının bozulması

1- Hayvanların metabolizmasını değiştiren ilaçlı yemler.. Hayvanlar çok hızlı gelişsin, fazla kaslansın ve bu sürede dirençsiz kalan bünye hastalıklara yakalanmasın diye yemlere katılan antibiyotikler.. İşte bütün bunlar bağırsak floramızı kötü etkiliyor. Kilo almaya etken, hatta obez olmaya bile etken yeni tip bağırsak florası dünyada yayılma sürecinde. Kilo verme çalışmalarınızı sekteye uğratan, emeklerinizi boşa çıkaran sebepler çok. Gözünüzü açmak zorundasınız.

2- Peynirlerin bozulmasını önleyici ilaçlar, insan bünyesinde tam bir antibiyotik etkisi yapıyor. Bu da yine bağırsak florasını mahvedici etkidedir. İlaçsız olduğundan emin olduğunuz peynir bulamıyorsanız hiç peynir yememeniz daha iyidir. Söz konusu antibiyotik etkili ilaçlar kaşar gibi peynirlerin dış yüzeylerine uygulanır. Dış yüzey yenebilir şekilde yumuşak ve taze görünümlü olsa bile soyarcasına kesip atmalısınız.

3- Bağırsak florasını tekrar düzene sokmak için: Probiyotik ve prebiyotik içeren gıdalara önem vermeliyiz. Ayrıca sabah kahvaltılarından ekşi mayalı ekmek yemeliyiz. Bunun son derece yüksek etkili iyileştirici etkisinin olduğu bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır. Öyle ki, sebebini bilmediğimiz pekçok ağrılarımız, şişkinliklerimiz genelde bağırsak floramızın bozulmasından doğar. Probiyotiklere önem vererek ve sabah kahvaltısında yarım dilim bile olsa ekşi mayalı ekmek yiyerek kısa sürede birçok rahatsızlıklarınızdan kurtulursunuz. Kilo verme çalışmalarınızda da daha iyi bir başarı sağlarsınız.

Gençlerin yeni alışkanlıkları

Bol bol kola, yeni özentilik neskafe, latte vesaire tatlı kahveler, özel “kahveye eşlikçi çikolatalar” ve enerji içecekleri. Eskiden gençler arasında bu tip alışkanlıklar hiç yoktu. Şimdi milletin parası fazla. Nereye harcayacaklarını şaşırmış durumdalar. Bu tip içecekler çevre ile dikkat etkileşimini fazla arttırır. Her şeye karşı dikkat kesilici oluruz. Bir şeye net olarak odaklanamayız. Sonuçta stres yükseliyor. Stres ise kortizol hormonunu yükseltir. Normalin fazlası kortizol sonuçta kilo arttırıcı etki yapar.

Aşırı içecek tüketimi

Çevremde görüp yadırgadığım değişikliklerden biri gençlerin ellerinde pet su şişeleriyle dolaşmaları. Güya sürekli su içmekle daha sağlıklı olacaklarmış. Biz gençliğimizde bu kadar bilinçsizliklerle ve özentiliklerle sıvı alımı yapmıyorduk. Ve gayet zayıf, ince idik. Siz esas ölümcül inatlarınızdan vazgeçmedikçe o yoğun içilen sular sizi kurtarmayacak! Su ile sınırlı kalsa iyi.. Millet ellerinde enerji içecekleriyle, kolalarla, biralarla dolaşıyor.

Aburcubur

Ben çocukken ve gençten toplum olarak sosyal refahımız düşüktü. Aburcubur alışkanlıklarımız, istesek de mümkün olamazdı. Bu sebeple evlerimizde veya işyerlerimizde normal bitkisel ağırlıklı yemek öğünlerinin dışında su ve çaydan başka bir tüketimimiz olmuyordu. Sadece mevsim meyveleri. Hepsi bu. Şimdi gençler her zaman her an bir şeyler yemekle içmekle meşguller. Sonra kilo verme uğruna boşa kürek çekersiniz.

Bağırsak tembelliği de kilo yapar

Sebze yemeklerinde yetersizlik, meyve-salata eksikliği ve bol bol bitkisel lifler içeren Türk kahvesi yerine tamamen lifsiz nefcafe vb kahveleri tercih etmek bağırsak tembelliğine yol açıyor. Bağırsak tembelliği kilo verme çalışmalarınızı başarısızlığa götüren sebeplerdendir. Ayrıca basur, çok daha kötüsü kolon kanseri riski var. Tuvalete katı dışkılama ihtiyacımızın 24 saat içinde 3 defa olması idealdir. 2 defa olması da iyidir. Bir defa olması çok ciddi tehlike sınırıdır. 24 saat içinde hiç olmaması, 30-40 saatte bir olması artık kesin olarak her tip kilo sorunlarına ve kolon kanseri başta olmak üzere çeşitli ölümcül sağlık sorunlarına yol açacaktır. Yalnız, unutmayın bağırsak tembelliği kilo da yapıyor.

Stresi yükseltici dijital etkenler

Stres kortizol hormonunu arttırır. Bu da kilo verme emeklerinizi tam anlamıyla boşa çıkarır. Sosyal medya bağımlılığı.. Gelen mesajları akıllı telefonların bildirim sesleri ile haber vermesi.. Cep telefonu tarifelerinin limitleri ve fiyatları.. Stres verici etkenler sadece bu alanda bile olağanüstü yüksek. Öte yandan yukarıda dediğim gibi her şeye dikkatimizi yönelttiren uyarıcı nitelikteki kolalar, lifsiz kahveler, enerji içecekleri.. Bütün bu dikkat yönelim kargaşaları strese fazladan yol açtığı gibi, stres hem kortizol ile şişmanlatır hem de o içeceklerin yüksek kalori değerleri kilo yapar.

Toprağınızın ürünleriyle beslenin

Televizyon kanallarındaki her “bilimsel” tavsiyeye inanmayın. Yalan katıyorlar. Fazlasıyla abartıyorlar. Gerçekte her ne tavsiye ediyorlarsa satışları arttırma amacıyla ticari amaçla yapıyorlar. Örneğin zaman zaman büyük bir ithalatçı firma başka bir ülkeden herhangi bir “bilmediğimiz” meyve ya da kuruyemiş getirtir. Yurt içi satışları arttırmak için reklam lazım. Hemen ardından o gıda maddesine yönelik sözde gıda uzmanları televizyon kanallarında konuşturulur. İnternette web sitelerinde de abarta abarta anlatırlar. O şeyin faydalarını öve öve bitiremezler. Kilo verme uğruna her şeyi göze alanları da bir güzel inandırırlar. Ama işe yaramayacak. Bundan emin olun.

Yerli gıdalardan şaşmayın

Her mevsimin kendine has meyveleri var. Bunları zamanında yemek önemli. Elmalarımız, armutlarımız, cevizlerimiz, leblebimiz, bademimiz, üzümümüz, şeftalilerimiz, vişnemiz, kayısımız.. Ne gerek var tropik meyvelere ve kuruyemişlere? Armutlarımızda, şeftalilerimizde, yepyerli incirlerimizde, fındıklarımızda, kuru kayısımızda muhteşem yüksek şifalar varken tropik meyvelerde yemişlerde ne bulacağınızı zannediyorsunuz? Biz bu toprağın insanıyız. Bünyemiz, biyoritmimiz her şeyiyle bu topraklarla özdeşleşmiştir. Yine kendi toprağımızın bulguru, pirinci bile başka memleketlerin bulgurunun pirincinin yerini tutamaz.

Kilo verme aslında kolaydır

Yukarıda saydığım hatalara düşmemeniz ve fazlaca hareketli olmanız fazlasıyla yeterli. Bu sayede, bilinçli ve kararlı ölçülerle dengeli beslenmeye devam ederseniz hariçten bir diyet izlemenize gerek bile kalmaz. Son olarak: Tiroid hormonlarının yavaş çalışması, az salgı üretmeleri de kilo vermeyi imkansız hale getiren faktörlerdendir. Her şeye rağmen kilo veremiyorsanız bir hastanenin endokrinoloji servisine görünmelisiniz.

Yazar: Erdal Yüksel

Kategori: Yaşam

Etiketler: |


Sorunuzu / Yorumunuzu Aşağıya Yazabilirsiniz.

Lütfen sorunuzu konu ile ilgili sayfaya yazmaya gayret edin.

Ön Adınızı ve şehrinizi yazın:

Sorunuzu/Yorumunuzu yazın: